Genelkurmay Başkanlığı önünde şehit oldu.
Altmış beş yaşında. Almanya’dan emekli işçi. Bayrama gelmişti memlekete. Oğlu ve gelini bir süre haber alamadılar. Babalarını günler sonra, televizyonda bir tankın üzerinde gördüler. Televizyonda. “15 Temmuz Demokrasi Marşı” filminde darbeci bir askeri tanktan çıkarmaya çalışıyordu. Darbe girişimi olduğunu televizyondan ve sosyal paylaşım sitelerinden duyunca hemen babasını aramış oğlu: “Dikkatli olmalarını söyledim. Haberleri izlediğini, iyi olduklarını söyledi. Daha sonra telefonu kapattım. Olayın ilk anlarında çok şeyden haberimiz yoktu. Babamın yerinde duramayacağını çok iyi biliyordum. Cumhurbaşkanımızı ve ülkesini çok severdi. Annem, biz üzülmeyelim, endişeye kapılmayalım diye babamın iyi olduğunu söylemiş meğer. Cumhurbaşkanımızın ‘meydanlara inin’ çağrısı üzerine abdestini alıp, namazını kılarak dışarı çıkmış. Telefonunu, cüzdanını bile yanına almamış. Bugüne kadar hiç yapmadığı bir şeydi. Annem, o gece babam gelmeyince meraktan aramaya çıkmış, hastanelere, karakollara sormuş. Numune Hastanesi’nde bulmuşlar. Hastaneye yaralı olarak gelmiş. Sadece ismini ve memleketini söyleyebilmiş.”