Genelkurmay Başkanlığı önünde şehit oldu.
Otuz iki yaşında. Şoför. Evli. İki, 3 ve 7 yaşlarında üç güzel evladın babası. 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine sokağa çıktı. Yanında babası, kardeşleri ve eşi de vardı. Hayatlarında ilk kez bir protestoya katılacaklarını düşünüyorlardı fakat durum çok daha farklıydı. Tanklardan ve tüfeklerden gerçek mermi yağıyordu, uçaklardan gerçek bomba atılıyordu. Genelkurmay’ın önüne geldiklerinde bir polisin bir eri azarladığını gördü. Polisi, “O da bir emir kulu” diyerek sakinleştirmeye çalıştı. Birkaç dakika sonra, korumaya çalıştığı er tarafından vuruldu. Babası askere hesap sormak için koşarken, eşi Mesut’u hastaneye yetiştirmek için yola çıktı. Yolda giderken bilincini açık tutmak üzere sürekli adını sorduğunu anlatıyor eşi. Mesut’un adını söylemek yerine, ‘Metin Evrim’ cevabını verdiğini, çocuklarının adını sayıkladığını anlattı. Eşinin yanı başında son nefesini verdi: “Başındaydım, yüzüme bakarken gözlerini kapadı bir daha da açamadı.”