15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde şehit oldu.
“Adını Ensar koyduk ya…” diye anlatıyor annesi Ferda Ayanoğlu. “Ensar ruhluydu oğlum. Çok cömertti. Herkese yardım etmek isterdi. Yardım isteyenin işini çözene kadar uğraşırdı. Kendinde yoksa da bir başkasından bulur, muhtacı mutlaka sevindirirdi. İsteyeni geri çevirmezdi.” Nişanlıydı. “Gitme aşkım. Beni sevmiyor musun?” diyen nişanlısına “Seni seviyorum ama vatanımı daha çok seviyorum” diye cevap verdi. Kardeşi ve babasıyla birlikte vardılar Köprü’ye. Bir ara koptu babasının yanından. Tankların tam karşısına dikildi. Gişelerin önünü nöbet yeri bildi. Vurulanlar oldu tank ateşiyle ve keskin nişancı kurşunlarıyla. O sırada, babası vurulduğu için ‘baba!’ diye feryat eden bir kızın yürek parçalayıcı sesini duydu. “Tamam kardeşim, babanı alacağız oradan” diyerek diğer direnişçilerle beraber koştu. “Geri gelin!” dedi babası. “Tamam baba, gelirim” diyordu yaralıya koşarken. Bu son sözüymüş meğer. Sonra cevap vermez oldu telefonu. On beş dakika sonra telefonu başkası açtı babasına: “Amca,” dedi, “telefonun sahibi vuruldu.” Yaralılar için eğildiğinde yağmıştı kurşunlar Onur Ensar’ın gövdesine. Kardeşi Oğuz da yaralanarak gazi oldu. “Saatlerce aradım, kimse telefonlara cevap vermedi” diyor Ferda Hanım. “Meğer bana söylemek istememişler. Onur’um uçmuş çoktan…”