Genelkurmay Başkanlığı önünde şehit oldu.
Elli üç yaşında. Elif, Yasin, Fikret ve Abdullah Çağrı’nın babası.. O gece Ankara Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Dairesinde gece vardiyasında çalışıyordu. Beş arkadaşıyla saat 22.00 civarında sokağa çıktılar. Altındağ Belediyesi’ne gelip abdest aldılar. Sonrasında Ulus-Sıhhiye-Kızılay istikametinde yürümeye başladılar ve Sıhhiye’de tankın önüne geçtiler. Tartaklanmış bir askerin burnu kanıyordu. Araya girerek, “Yapmayın, bunlar bizim evlatlarımız, yavrularımız bunlar bizim.” Elindeki su şişesini uzattı titreyen ere. Daha sonra Genelkurmay Başkanlığı’nın önüne geçtiler. Genelkurmay Başkanlığı'nın kapısını kırıp içeri girdikten hemen sonra eşini aradı. “Genelkurmay’ı aldık. TRT ve Boğaz’da durum ne?” diye sordu. Genelkurmay’dan içeri girince kendilerine silah doğrultan eri ikna ederek, silahını indirtti, erin korktuğunu görünce elindeki su şişesinden askere su içirip yüzünü yıkadı. Müdahaleler sertleşince “Geri çekilsek mi acaba?” diyen arkadaşlarını “Bu yoldan geri dönüş yok. Gerekirse şehit, nasip olmazsa da gazi olacağız” diye uyarıyordu. Nasibine şehitlik düştü.