İstanbul/Çengelköy’de şehit oldu.
Gazeteci ve iyi bir fotoğrafçı. Türkiye’nin Ulucamilerini fotoğraflayarak güzel bir albüme imza attı. Onu çokları “Yunan askeri olmaktansa vatanımda yaşarım” diyerek Yunanistan’dan Türkiye’ye göç etmesiyle tanıyordu. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayı yıllarca bekleyen Mustafa Cambaz, burada bir aile kurdu. Yeni vatanı için canını vermeyi göze aldığını ise 15 Temmuz gecesi gösterdi. Bir İstanbul aşığıydı ve Çengelköy semtini çok sevmişti. Evini üçüncü kez taşıyarak, yine Çengelköy’e dönmüştü. Son evlerine taşınalı tam 1 ay olmuştu. Tam halıları sermiş, artık rahatça oturacaklardı ki 15 Temmuz yaşandı. Oğlu Alpaslan anlatıyor: "Biz annemle evi derleyip toplarken babam balkondan sürekli Boğaz'ı izliyordu. ‘Dokunmayın, ben düzenleyeceğim’ dediği kitaplarını bile biz yerleştirdik raflara, eli kolu gitmemişti hiçbir şeye. Meğer biz annemle taziye evini hazırlıyormuşuz, o da son günlerini birikmiş yorgunluğunu atarak geçiriyormuş.” Darbe girişimi olduğunu öğrendi. Çengelköy’e doğru hareketlendi. “Gitme!” diyen eşine “Dışarıda bu olaylar olurken beni evde tutamazsın” dedi. Çıkarken sosyal medya hesabından “Kalkışmayı yapanlar kalktıkları gibi oturamamalı. Hatta hiç oturamamalı. Başkomutan Erdoğan’ın isteği ve emriyle sokağa çıkıyoruz!” diye duyurdu. Çengelköy’e indi. Telefonla irtibat kurduğu oğluna, gecenin ilerleyen saatlerinde, “Asker karakolu bastı. Halka ateş ediyorlar” dedi. Duyulan son cümlesi oldu bu. ‘Lâ ilahe ilallah’ı ise son nefesine sakladı. Göğsünden iki kurşunla vuruldu. Mustafa Cambaz’a Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı şehadetinden sonra verildi. Adı, uzun yıllar çalıştığı Yeni Şafak gazetesine gitmek için indiği metrobüs durağına verildi.